açılış sahnesi dizide baba rolündeki karakterin ölmesiyle gerçekleşir ki onu tanımaya fırsat bulamayız ancak dizinin her bölümü bir ölümle açılır ve fantastik bir kaç ölüm dışında genellikle hayatın gerçeklerini temel alır.
dizi ölümün hayatın bir parçası olduğunu her an her yerde kol gezdiğini kimsenin vadesinin beklediği kadar olmadığını günü yaşayıp mutlu olmaya çalışmayı anlatır.
bir dizideki karakterlerle kendimizi özdeşleştirebildiğimiz ölçüde o diziyi içselleştiribileceğimiz gerçeğiyle süreç önce karakter analiziyle başlar.
3 çocuklu bir aileyi konu alan dizide baba karakterinin ölmesiyle zamanında isyanım var uleeeeeyyn diyerek evi terk etmiş en büyük çocuk eve döner ve babasının yıllarca işlettiği cenaze evinin yarısını kendisine bıraktığını öğrenir. babasının yanından hiç ayrılmamış ikinci erkek çocuk bu duruma içerlese de yalnız kalmayacak olması fikri içten içe hoşuna gider. lise çağındaki üçüncü çocuk ise ergenliğinin en dışavurumcu devresindedir ki dünya yansa umurunda değildir. anne ise eve dönen oğlunu kendisine destek olması amacıyla yanında kalmaya ikna ederek aileyi bir araya toplayarak en doğru davranışı yaptığını düşünen yıllarca mutfak ve çamaşırhane arasında mekik dokuyarak hayatın kendisini ıskalamasına neden olmuş bir kontrol manyağıdır.

ailenin ikinci çocuğu david ki kendisini en çok sevilen seri katil dexter rolüyle tanıyoruz sığındığı aile işinin gölgesinde annesi gibi bir kontrol manyağı olarak hayatın gerçeklerinden kaçan bir eşcinseldir. david üzerinden ırkçılığı ve cinsiyet ayrımcılığını bizim dışımızdakilerin de bir hayatları olduğu gerçeğini altyazılandıran senaryo david ve erkek arkadaşının inişli çıkışlı ilişkisini her ilişkide ortaya çıkabilecek sorunları adeta bir ilişki terapisi gibi ele alır ve ilişkilerde iletişim sorunlarını aşmak adına yapılabileceklere örnekler sunar.

bütün dizi boyunca içinde kaldığı durumları yaşadığı karmaşıklıkları hüzünleri neşeleri düşünülünce kendimize en yakın hissettiğimiz karakter anne oluverir. bir dul bir anne bir eş bir kızkardeş bir haydi kızlar okula projesinden yararlanamamış bir depresif çeşitliliğinde rollere bürünür. hayatı yeniden yaşama şansı kendisine sunulunca kozadan çıkmış bir kelebek gibi çırpına çırpına sevinmesi hayatı dışarıyı insanları bilmediğinden yaşadığı yaşamak istediği şeyler olunca eve girmiş cama toslayıp duran sinek gibi sürekli hatalar yapması oğlu ameliyat olacağı için anne yüreğiyle yanıp tutuşması torunu olduğunda korumacılıkla karışık babaanne şımartıcılığı kendisini yeniden kısır döngüye sokan yeni ilişkisi için hissettiği öfkenin dışa vurumu o kadar insani temel düzeyde basit ve gerçekçidir ki dizi boyunca kendimizi içten içe onun mutlu olması için ne yapabiliriz acaba diye sorgularken buluruz.
nate zamanında kontrol manyağı annesinden ve babasının işinden kaçarak evi terk etmiş olmasına rağmen hayır demeyi bilmeyen yumuşak yüzü ve sürekli kendi gerçekliğinden kaçması nedeniyle tamam artık bu son dese de aynı hataları tekrar tekrar yapma konusunda ısrarcı bir iflah olmazdır. tanıştığı brenda ile uzun soluklu ilişkisinde bile onu tanımaya fırsat bulamasak da dizinin pozitif kutbunun o olduğu hissiyatı sürekli ortada döner durur. kendinden kaçmayı bıraktığı an hayata da gözlerini kapadığı an olacaktır.
david kendini bulma yolunda uzun yıllar mücadele edip tıpkı nate gibi kendinden kaçan ama nate e oranla çok daha erken kendini kabullenen hayattan ne beklediğini bilen annesi gibi kontrol manyağı olan toplum içinde farklı olmayı farklı olmanın yaşattığı zorlukları farklılıkların insan ruhunda bıraktığı yaraları bize hissettiren bir karakterdir. amerika toplumu içerisindeki siyahi beyaz ayrımcılığını toplumun normal ve anormal tanımlamalarını farklı kültürlerdeki insanların bir arada yaşamalarının getirdiği zorlukları çok kültürlülüğün çok tahammülkarlık gerektirdiğini herkesin sevilmeye ihtiyacı olduğunu david üzerinden görür yaşar hisseder ve öğreniriz.
claire ailenin en küçüğü olarak ve de olmasına rağmen en bağımsız bireyidir. kafasına eseni yapan ahlaki sorguları yargıları duvarları olmayan temel düzeyde önyargısız bir insandır. bu durum bazen etrafındaki insanlara saf saf aldanmasına inanmasına kalbinin kırılmasına hayattan tekrar tekrar soğumasına neden olsa da yaşanılan her durumun bir tecrübe olduğu ve topladığımız çakıl taşları koleksiyonumuz olduğu bilinciyle 100 yaşını geçkin bir süre yaşar görür. liseyi bitirirken ne olacağına karar verememiş her ergen gibi kendini boşlukta hisseder ancak annesinin önerisiyle sanat okuluna yazılır. amerikan rüyası mezuniyet gecesi klişesini de nate in ameliyatı nedeniyle atlatarak olmasa da oluyormuş dedirtip eline fotoğraf makinesini alır ve hayatı yakalamaya çalışır.
bütün karakterlerinin bize hayatın önemini sunmaya çalıştığı dizide yakın ya da uzak o kadar çok ölümle karşılaşırız ki hayat ölümle iç içedir mesajı sürekli yanıp söner. hayatı sevdiklerinizle en iyi şekilde yaşayın ki hayat hiçbirimiz için yeterince uzun değil demektedir.
dizi 2001 2005 yılları arasında yayımlanmış ve beş sezon sürmüştür. evlere şenlik bir finali vardır. sürekli hatırlanmalık ve de ara sıra tatmalıktır. özellikle burun sinüsleriniz doluysa ve boşaltamıyorsanız kesin açıcı etki yapar. son on dakikası aşağıdaki gibidir.
ÖZET:
HAYAT KISA HIZLI YAŞAMALI
BOŞVER DÜŞÜVER ELLERİN DİLİNE
HER HOŞ AN KISA GÜNÜN KÂRI
BIRAK KENDİNİ KAPILIVER AŞK SELİNE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder