
filmde bugün bildiğimiz ve alışılagelmiş şehir hayatının kurallara bağlı olarak yalnızca evli çiftlere hak ya da imtiyaz olarak sunulduğu bir süreç anlatılır. evlilik belgeleri yanlarında olduğu sürece dünyanın her yerine gidebilir her türlü nimetten yararlanabilirler. meslek seçimlerinin nasıl yapıldığı yaşam biçimlerine kimin karar verdiği konularında ayrıntı verilmese de hayatın akışının aynı düzende devam ettiğini söylemek yanlış olmaz.
evli olmayanlar ya da eşi ölenler için iki seçenek vardır. bir tanesi eş bulma oteline gitmek. bu otelde 45 gün içinde her türlü hizmetin karşılanırken kendine bir eş bulmak zorundasın. eş olması için kimseyi zorlayamaz ya da otelde kaldığın süre boyunca kimseyle herhangi bir cinsel aktiviteye girişemezsin. eğer 45 günün sonunda hala eş bulamamışsan dilediğin bir hayvana dönüştürülüp doğaya salınırsın. burası işin fantastik kısmı. son dilek hakkının gerçekleştirilmesi. tanrı olmak ya da tanrıyı oynamak.
ikinci seçenek ise kaçmak. ormanda şehirlerin dışında yaban arazide kendi başına ya da bir gurupla birlikte yaşamak. bir nevi özgürlük. dezavantajları doğadaki yaşam döngüsünü bilme ve hayatta kalma becerilerine sahip değilseniz kalabalıklar içindeyken bile yalnız olduğunuz için pek şansınızın olmaması. bir de otelde sahip olduğu 45 günlük süreyi uzatma şansına sahip olabilmek için oteldekilerin sizi avlaması. avladıkları her kişi için artı bir gün kazanıyorlar oluşu. ayrıca filmdeki kendilerine yalnızlar diyen bu gurubun kendine has kurallarının olmasından dolayı da işler beklenmedik bir hal alıyor.

oyunculukların yine tavan yaptığı colin farrell yaşayan bir bünyeye daha anlam kattığı beynimizde siyah bulutların dolaşmasına olumsuzlukların kümelenmesine neden olan film kimse için umut kalmadığını her kişinin vadesinin eşine bağlı olduğunu beyan ederken ikilinin bir restoranda karşılıklı otururlarken colin farrell ın rachel weisz için gözlerini feda edeceğini söylemesiyle ve elinde bıçakla tuvalete doğru gitmesi ile son bulur.
ÖZET: BİR ELİN NESİ VAR İKİ ELİN SESİ VAR.
ilk defa benim de izlediğim bir filmi yazdın çooook mutluyum....Fransız kalmadığım için:) ayıptır söylemesi bir festivalde izlemiştim kendilerini epey olmasına rağmen...müzmin bir yalnız olarak eğer ben hala hayatta iken böyle bir şey olursa acaba hangi hayvana dönüşmeliyim diye hala düşünüyorum....
YanıtlaSil