
gelecekte savaşlardan arta kalmış bir dünyada suyu kontrol edenin dünyaya hakim olduğu gerçeğinin gözümüzün önüne serilmesiyle başlar film. dünya dediysek tabi ki amerika. geriye hep o kalır ne de olsa. o kadar nükleer savaş yapılmış okyanuslar tuz çölüne dönmüş bitki namına ne varsa kurumuş mevsimler değişmiş yağmur falan yok ama hala su var. üstelik savaşlar petrolle petrol için yapılmışken hala petrol de var. kocaman motorlu çok beygirli arabalara yetecek kadar petrol hem de. kimse yürümüyo desek yeri var. petrolü nasıl çıkartıyorsun arkadaş demeye çekiniyoruz. ortada küçük sanayi falan da yok. ama herkes motor ustası. ne yer ne içerler zaten belli değil. ama 6 oscar aldı.


çılgın max karakterini leonardo dicaprio nun oscar heykelciğini almasına vesile olan diriliş filmindeki kötü karakterli asker bozması rolüyle karşımıza çıkan tom hardy oynamaktadır ve kafa karışıklığı içinde kendisini seyretmeye dalarız.

içinde anne sütü mü benzin mi olduğunu kestiremediğimiz çünkü kurşunlardan etkilenmiyo olan koca tankeri film boyunca peşlerine neden sürüklediklerini ya da tır çamura saplandığında charlize theron un 4 milyon tonluk tırı ittirerek destek vermeye çalışmasının hangi akla hizmet olduğunu dahası bu sahnelerden hangisinin oscar için ideal algılandığını bilememekteyizdir.
bütün engelleri bir bir aşarak gitmek istedikleri yere ulaşan firariler geldikleri yerin de yalnızca çöl olduğunu gidilecek bir yer olmadığını kavrayınca peşlerine düşen orduların ana karargahı boş bıraktıkları fikriyle gerisin geri dönerek fetih görevine çıkarlar.
hepimiz birimiz birimiz hepimiz anlayışıyla dişi cüneyt arkın olarak birer kara murat kesilen dişiler baş kötünün karısı olma ayrıcalığı ile dokunulmaz ve de kurşun sıkılamazdırlar. baş kötü de dahil olmak üzere birçok can yakan dişiler karargahın kontrolünü ele geçirir ve nasıl olsa ölecez ha bugün ha yarın için gari diyerek suyu diğerleriyle paylaşırlar.
ÖZET: İKİ ÇILGIN BİR ARAYA GELMEMELİYDİ BENZİNİ SUYU BU KADAR SEVMEMELİYDİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder