animasyon severiz dedik ama film neresinden tutsan dökülüyor. tek eğlenceli sahnesinin göktaşının dünyayı es geçtiği sahne olduğunu söyleyebilirim. orada bile sıkıntı var aslında. durduk yere hareket kazandırılmış bir göktaşı zaten işini istemeye istemeye ancak o kadar yapabilirdi. motivasyon eksikliği bence ki zaten bütün film bunun üzerine kurulu. korkularınla yüzleş, gaza gel, bırak her şey hayallerinin ötesindeki gibi olsun. ya tabi. sen dinozorsun senin için söylemek kolay. ayrıca hangi çağda etçillerle otçullar kanka oldular da uçanlar düşman oldu. hani istikbal göklerdeydi. artık kimse pilot olmak istemicek. neyse.
ateş böceklerinin bu kadar itici gösterildiği bir nefesle ateşe geldikleri başka film var mı acaba? babasından öğrendiklerini iyi uyarladı 'iyi bir dinozor'. insan yavrusunu da öyle hohlayarak ayılttı ki bu tarihteki ilk suni teneffüs olarak kayıtlara geçirilsin.
kendisi muhtemelen doğa ananın doğal seleksiyon dersinden kalması muhtemel en kuvvetli aday olarak en büyük yumurtanın içinden en küçük olarak adeta bir ninja kaplumbağa şeklinde ortaya çıkmış ve de annesi bile sevimliliğini söylerken pinokyo gibi burnu uzamıştır. ama annedir sonuçta. sever de yer de.


bu arada kendini bulma arayışında olduğunu bilmeden yollara istemese de düşen iyi bir dinozorumuz nihayet kendini bularak eve döner. ve de mutlu son olur. mutlu son nasıl olur? onu bile bilmeyen dinozorlara hollywood bunu da öğretir.
en sıkıcı özelliği filmin 3d olması. gözlükle izlemek zorunda olmak gözlüklüler alınmasın ama harbi zor ve sıkıcı. kafanı geri atsan olmaz. elini yanağına dayayıp yandan izlesen olmaz. illa sırtına raptiyeyle cıbık montelenmiș çin askeri gibi dimdik izlemeye mecbursun filmi. beuöfffff...
ÖZET: BİR ELİN NESİ VAR, DİNOZORUN İYİSİ VAR.
Gözlük olayına tamamen katılıyorum...
YanıtlaSil